28 Aralık 2010 Salı

çıtır çıtır

Çiftimizin bu seferki istikameti Nişantaşı'nın meşhur lokantalarından Kantin. Y. o gün işi kırmanın mutluluğuyla dolu, B. ise istiap haddini doldurmuştur. Y. somonlu kaparili çıtır, B. ise jambonlu seçmiştir. Y. bir ara naneli ayran da ısmarlamayı düşünse de B. onu bu çılgınlıktan vazgeçirir. Göz koydukları tatlılar tükendiği için çiftimiz bu öğünü son derece hafif geçirmiştir.

B. o cuma akşamı işten bunalmış, Y. ise alışveriş yapmanın verdiği keyifle neşelidir. Y. B.'nin koluna girip Kantin'e götürür. Menünün yazılmış olduğu tahta çok yaratıcıdır; ilk defa görüp çok beğenirler. Keşke restoran sahibi arkadaşları da bulsa böyle fikirler... Çıtırlar çıtır çıtır ve incedir. Ve elbette ki ayranla yenilecek gibi değildirler. Karınları doyan çiftimiz kahvelerini alıp eve çekilme kararı verir.

ilk ikea seferimiz

Buradan açıklamaktan şeref duyarız: çiftimiz yeni bir eve taşınmanın arifesindeler. E bu durumda da gidilecek yerlerden biri de İkea oluyor. Oraya gitmişken İsveç köftesi yemeyeni de dövüyorlar. Y. indirime girmiş ürünlerden pek bir şey beğenmez, ev de daha kesinleşmediği için fikir sahibi olup, karınlarını doyurup dönerler. Çok güzel bir yastık da almışlardır bu arada.

Y.'nin yediği karidesli salatayı ve soğan halkalarını burada göremiyoruz. B. yola çıkmadan önce yedikleri çemenli, yumurtalı, jambonlu, kavurmalı, peynirli, domatesli ve maydonozlu sandviçlerle dinledikleri Edith Piaf'ın etkisi geçince huysuzlanmaya başlamıştır. İkea'yı dolanırken düşen kan şekerinin de etkisiyle surat asmakta ısrar edince eşya kısmını es geçip İsveç mutfağının seçkin örneklerini tadarlar. Buraya ilk gelişleridir ama son olmayacaktır. Arnavutköy sırtlarındaki rezidanslarını ve aşk yuvalarını döşemek için sık sık uğrayacaklardır.

beleş viski ve pizza


Yukarıda isimlerini gördüğünüz şahıslar Y.'nin iş arkadaşları tarafından düzenlenen beleş viski ve pizza gecesine katılmışlardır. Otto'daki bu toplantıda B. medya sosyetesine de takdim edilmiştir. Pizzalar da viskili kokteyller de gayet hoştur. Fakat Y.'nin savuşturmak zorunda kaldığı "timsah" gecenin biraz tadını kaçırmıştır. Allahtan tam evlerine dağılmak üzereyken göstermiştir dişlerini timsah. Maçka'daki Nahide adlı totoş mekana da giderler meraktan, sonrası malum...

Evde yayılıp noodle yemek varken çiftimiz beleş viskinin kokusunu alıp yollara düşer. Y. gene kendini kokteyllerle avuturken B. bu "ateş suyu" gecesinde ipin ucunu kaçırır. En son hatırladığı Mersin'den gelecek kabakçiçeği dolmaları ve Dublin'in barlarıdır. Bir de masalara işlediği aşkı. Kahramanımız bazı gaylerle de tanışır. Not that there is anything wrong with that...

hamsi koydum tavaya başladı oynamaya



Cevoş'ta Y.'nin öncülüğünde gerçekleşen alışveriş sonrası çiftimiz yorulmuş ve kendilerini Fisho'ya atmıştır. Y. hastası olduğu somona yumulmuşken B. köklerini hatırlayıp hamsi tercih eder. Y., B.'ye iş yerindeki sıkıntılarını anlatırken B. onu dinlemekte bir yandan da somonlarını yürütmektedir. Dertlerini paylaştığı için B. Y.'ye müteşekkirdir...

Zavallı küçük masum Y. B.'nin küçük aşırmalarının düpedüz yemeğin yarısını götürmeye doğru gittiğinin farkına varamamıştır. B. bir yandan "hı h, evet haklısın tatlım" diyerek ilgili sevgili numarası yaparken bir yandna da çaktırmadan tabağın yarısın götürme konusunda bir uzmana dönüşmüştür. Bu soğukkanlı yaratıktan herşey beklenir.

yılın ilk kestanesi

Y. ile B. B'ye üst baş almak için Cevoş'a gitmeye karar verirler. Mutlu bir tesadüf yılın ilk kestanesi de çıkmıştır. B. Fashion TV'de gözünü kırpmadan izlediği mankenler gibi kıyafetlerin birini çıkarıp diğerini denerken Y. de bir sincap gibi gizli gizli kestaneleri kemirmektedir, bir yandan da satış görevlisini kollamaktadır. Üçgen vücutlu, geniş omuzlu B.'ye denediği herşey çok yakışmıştır.

Yıllarca paspas gibi giyinen B. nihayet bir "stylist" bulmuş onun fikirlerinden faydalanmakta, façasını düzeltmektedir. Moda dünyasının zeka küpü Y. fikirlerini tek bir şartla paylaşmayı kabul eder: yılın ilk kestanesi...

12 Aralık 2010 Pazar

oğlumuzu yedik


Y. bir gün elinde maaş primi olarak verilen kurabiyelerle gelir. Bir kısmını yiyip fotoğrafta görülen şabalağı yılbaşı civarı yemeye karar verirler. Bu sebeple B. onu bir güzel saklar. Ama günler sonra Y. kokusunu alır lahmacunları yedikten sonra ve "nasıl olsa bayatlayacak, hadi yiyelim!" der. B. biraz gönülsüz de olsa kabul eder. Ortak velayet gereği bir bacağını Y. bir bacağını da B.'nin mideye indirmesiyle biricik evlatları (biraz salak da olsa) Vahdettin bisküvi cennetinin yolunu tutar. Unutmadan ekleyelim kendisi anasonludur.

Önden yıldız şeklindeki kurabiyeleri de yediğimizi de hatırlatırım. Son imparator Vahdettin de yıldızlar da kitodan markalıdır. Bence anasonun yanı sıra tarçın ve badem ezmesi de karışmıştır biricik oğluşumuza. Bu sefer tek pişmanlığım da yanına bol sütlü bir kahveyi katık etmemiş olmaktır...

mersin usulü kahvaltı

Çiftimiz o gün öğlen 1 civarı uyanır, kurt gibi acıkmışlardır. Önceki gece Beyoğlu'nda Rakı Şenliği'nde balık ve mezeyle hafif bir yemek yemişlerdir çünkü. Şahika'dan çıktıktan sonra buluştukları arkadaşları çiftimizi gece hayatına sürükler. Kum Saati adlı mekanda Fashion One izledikten sonra takside arkadaşlarıyla uzun uzun tantuni hakkında konuşurlar. Hayatlarına "açık" ve "takviye" gibi kavramlar girmiştir. Haliyle rüyalarına Suat Usta'nın tantunilerinni girmesi kaçınılmaz olur. Fotoğrafta anlaşılmıyor ama şalgam da şahaneydi.

Y. alışık olsa da B. için bir istisnadır o saatte kalkmak. Tam kahvaltıya hazırlanırken Y. harika bir fikirle gelir: kahvaltıyı pas geçip öğlen yemeği yemek. İnternetten ne yenilmesi gerektiğini araştırırken bu sefer de Suat Usta'nın adını görür. Rejimde olduklarından birer yarım ve birer "açık"la idare ederler. Y. turşuları da pek beğenir ama birazını saklar. Ne de olsa çiftimizin şımarıklığı devam edecek ve gene uyuyup uyanacaklar ve bu sefer de sarımsaklı lahmacunlara yumulacaklardır.

muhallebicide buluşalım mı?

Arada işten kaytaran B. bu sefer sabah servisine binmeden önce Y.'yi görmek ister, Y. ise eli arttırıp erken buluşup birlikte kahvaltı yapmayı önerir. Kargalar kahvaltılarını yaparken çiftimiz de Göreme Muhallebicisi'ne kapağı atar. Y. bal kaymak, peynir, zeytin, domates, salatalık gibi hafif şeyleri tercih ederken B. menemene yumulur. Sonuçta fotoğrafta görülen ekmeklerin bir parçasını da mideye indirirler. Sonrasında B. Y'ye servisine kadar eşlik eder. Güne harika başlamışlardır.

Nihayet Tarihi Göreme Muhallebicisi'nde gönüllerine göre uzun ve güzel bir kahvaltı yapmayı başarırlar. Y. hayatında yediği en güzel menemeni gün boyunca aklından çıkaramaz. Zaman zaman iş yerinde aklına gelir menemen ve bu düşünceyi kovmak için bal ve kaymağı düşünür. Ekmeğin tazeliği de içini ayrıca gıcıklar. Tek pişmanlığı B.'nin karşısında sıcak süt içmemiş olmaktır.

numnum ve namnam

İdeal hamburgerin peşine düşen çiftimiz sonunda soluğu Astoria'daki Num Num'da alır. Y. bu kocaman hamburgere aşık olur, yemeye kıyamaz. Sonunda dayanamayıp yumulur. B. ise pek kibar bir günündedir, tavuk şişle yetinir. Fakat bir yandan da Y.'nin hamburgerine çapkın bakışlar atmaktadır. Ayrıca o gün kayıp kartpostallar meselesi yüzünden bir miktar münakaşa etseler de sonunda tatlıya bağlarlar. Due Date filmindeki Ethan B.'ye biraz Y.'yi hatırlatır ama bu konuda yorum yapmak istemez. Ayrıca mükemmel hamburgerin peşinde ertesi gün de Cihangir'deki Fol'de bazı araştırmalar yaparlar. O gün de Arnavutköy'deki evle ilgili ilk haberi alırlar. Mutludurlar.

Beleş bilet peşinde sinema sinema gezdikten sonra nihayet doğru sinemayı bulurlar. O gün Y. biraz halsizdir; kanlanıp canlanması için hamburgere yumulur. Transyağ kullanılmamış patatesler de ekstrası olur. Sonrasında filmi keyifle izlerler: Y. bol bol güler, B. de onun gülmesine güler. Arada ileride bu sayfalarda yer bulacak olan Cafe Nero'ya da uğrarlar. Sinema çıkışı eve kadar yürüyerek giderler.