18 Nisan 2011 Pazartesi

pala suşi salonu


Şabalak arkadaşlarının izinden giden çiftimiz marka-kupon-fırsat dünyasının tadını almıştır bir kere. Bu kez istikamet Bebek sularındaki Mori'dir. B. ve Y. daha önce hiç yaşamadıkları bir şekilde suşi komasına girmek üzeredir. Balon kadehlerdeki pahalı kırmızı şarap suşinin hazmını kolaylaştırmamış bilakis zorlaştırmıştır.

Y. gene köyünü özlemiş anasının sardığı suşileri canı çekmiştir. B. onu Bebek kıyısındaki suşiciye götürüp masayı donatır. Gelsin külah külah handrollar gitsin uramakiler derken çiftimiz pirinç zehirlenmesi yaşamak üzeredir. Çiğ balığa doyduktan sonra Bebek Cafe Nero'yu yağmalamaya karar verirler; sezonun son balkabaklı pie'ı da üzerinde ceviziyle onları beklemektedir.

antiochia'da şaraplı kompozisyon

B. hayatının ilk Antakya seferinden şişmiş olarak geri döner ve yediklerini ballandıra ballandıra anlatmaya başlar. Y. buna dayanamayıp elinden tuttuğu gibi Asmalımescit'te hep methini duyduğu Antiochia'ya sürükler B.'yi. Önce güzel bir meze tabağıyla açılışı yapıp sonra tepsi kebabını denerler, yanına şalgamla. Dondurmalı patlıcan ve ceviz tatlısı ise müessesenin ikramıdır.

Yaklaşık bir saat sonra katılacakları entelektüel etkinlikte sarımsak kokmamak için daha rafine mezeleri tercih etmişlerdir. Y.'nin hatırlayabildikleri şunlar: ev yapımı yoğurt, humus, babagannuş, nar ekşili salata, muammara, yoğurtlu közde patlıcan ve dağ kekikli zeytin. Mezeleri taçlandıran kıtır pideleri de kesinlikle unutmamak gerekir.

kiraz çiçekleri enginar çiçeğine karşı



Meraklı çiftimiz uzun zamandır hayalini kurdukları bir şey gerçekleştirir. Ataşehir otoban kıyısındaki Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nde sakura çiçeklerini seyrederler. Şahane bir zamanlamayla yağmur indirmeden oradan tüymeyi de başarırlar. Diğer herşey gibi sakura çiçekleri de karınlarını acıktırmıştır. B. o da çiçek bu da çiçek diyerek Çiya'nın enginar dolmasına doğru yelken açar.

B. yıllar sonra enginar dolması yer, yanına da kuru patlıcan dolmasını katık eder. Y. çok sofistike davranıp salata bardan toparladıklarıyla yetinmektedir. Fakat B. öldürücü darbeyi vurur: domates, turunç, ceviz ve en önemlisi kabak tatlısından oluşan tabağıyla Y.'nin aklını başından alır; yanındaki nevruz şerbeti pek ilgi görmez fakat. Moda'daki arkadaşlarından dedikoduları almaya doğru yürümeye başlarlar...

damla boza ve dondurma



Ta bir temmuz akşamı Y. B.'ye mahallesinin dondurmacısından bahsetmişse de yemek nisan ayına kalmıştır. B. bol tarçınlı bir boza patlatır, Y. de kendisi için leblebi koydurtur. Sonra fikir değiştirip dondurma yemeye başlar. B. de düdük gibi leblebilerle uğraşmak zorunda kalmıştır.

Y. öncelikle bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istemektedir: leblebileri yeme konusunda ciddidir fakat bir organizasyon bozukluğu nedeniyle onlara erişimi engellenmiştir. Cadde üzerindeki en favori dükkanlarından Damla'ya her geldiklerinde işaret ettiği en iyi 10 listesini de bir kez daha hatırlatır.

yumuşak insanlara taşfırın'dan yemekler



Kendisine baba bellediği Vedat Milor'la aynı zamanlarda Kurtuluş semtinin gastronomik nimetlerini keşfeder B. Y.'yi kopardığı ailesine el öpmeye götürmektedir. Bir gün önce çok zorlu bir hatta birkaç taşınma yaşadıkları için kimsede yemek yapacak mecal kalmamıştır. Bu nedenle şanslarını Taşfırın'da denerler. B.'nin pastırmalı kurufasülyesi Y.'nin sebzeli pidesinden daha başarılı olsa da pidenin ömrü daha uzun sürer.

B. ve Y. yorgun argın kendilerini Kurtuluş'a atıp ilk gözlerine kestirdikleri yere girerler yemek için. Y. şımarıp tabağını zeytinyağlılarla doldurup karnını doyurunca peynirli ıspanaklı pide ertesi güne kahvaltı ve akşam yemeği olarak kalır. Buna karşılık B. bulgur pilavı-pastırmalı kurufasülye-yoğurt üçlüsüyle kendisine ziyafet çeker. Yarını düşünen gurman olamaz ne de olsa...

hasta yemeği

B. uzak diyarlardan hasta dönmüş, hastalık onu iğne ipliğe çevirmiştir. Y.'nin içindeki şefkatli taraf ortaya çıkar ve B.'ye lapa ve hayatında ilk defa yapmasına rağmen harika bir ayva kompostosu hazırlar. Kendisine de eşsiz baharat eşleştirme yeteneği sayesinde çinçon usulü pilav. B. iyileşmiş ve hayata dönmüştür. Şimdi önünde kaybettiği kiloları alması için güzel günler vardır.

B. hastalığından dolayı süper mahsun bir kuzuya dönünce Y.'nin buna kalbi dayanmaz elbette. O zamana kadar tanık olmadığı bir tutkusuyla da tanışır B.'nin: komposto! Y.'nin sadece hastaların ve ihtiyarların içtiğini düşündüğü bu içeceğin hastasıymış meğer küçük B. Kendini de şaşırtarak hayatının ilk kompostosunu pişirir. Komposto lapa kürü sayesinde kendini toplayan B.'nin gücü kuvveti yerine gelmeye başlamıştır. Bu arada aldığı duyumlara göre ayvanın kompostoların en zoru olduğunu öğrenince kendiyle gurur duyar Y.