28 Aralık 2010 Salı

çıtır çıtır

Çiftimizin bu seferki istikameti Nişantaşı'nın meşhur lokantalarından Kantin. Y. o gün işi kırmanın mutluluğuyla dolu, B. ise istiap haddini doldurmuştur. Y. somonlu kaparili çıtır, B. ise jambonlu seçmiştir. Y. bir ara naneli ayran da ısmarlamayı düşünse de B. onu bu çılgınlıktan vazgeçirir. Göz koydukları tatlılar tükendiği için çiftimiz bu öğünü son derece hafif geçirmiştir.

B. o cuma akşamı işten bunalmış, Y. ise alışveriş yapmanın verdiği keyifle neşelidir. Y. B.'nin koluna girip Kantin'e götürür. Menünün yazılmış olduğu tahta çok yaratıcıdır; ilk defa görüp çok beğenirler. Keşke restoran sahibi arkadaşları da bulsa böyle fikirler... Çıtırlar çıtır çıtır ve incedir. Ve elbette ki ayranla yenilecek gibi değildirler. Karınları doyan çiftimiz kahvelerini alıp eve çekilme kararı verir.

ilk ikea seferimiz

Buradan açıklamaktan şeref duyarız: çiftimiz yeni bir eve taşınmanın arifesindeler. E bu durumda da gidilecek yerlerden biri de İkea oluyor. Oraya gitmişken İsveç köftesi yemeyeni de dövüyorlar. Y. indirime girmiş ürünlerden pek bir şey beğenmez, ev de daha kesinleşmediği için fikir sahibi olup, karınlarını doyurup dönerler. Çok güzel bir yastık da almışlardır bu arada.

Y.'nin yediği karidesli salatayı ve soğan halkalarını burada göremiyoruz. B. yola çıkmadan önce yedikleri çemenli, yumurtalı, jambonlu, kavurmalı, peynirli, domatesli ve maydonozlu sandviçlerle dinledikleri Edith Piaf'ın etkisi geçince huysuzlanmaya başlamıştır. İkea'yı dolanırken düşen kan şekerinin de etkisiyle surat asmakta ısrar edince eşya kısmını es geçip İsveç mutfağının seçkin örneklerini tadarlar. Buraya ilk gelişleridir ama son olmayacaktır. Arnavutköy sırtlarındaki rezidanslarını ve aşk yuvalarını döşemek için sık sık uğrayacaklardır.

beleş viski ve pizza


Yukarıda isimlerini gördüğünüz şahıslar Y.'nin iş arkadaşları tarafından düzenlenen beleş viski ve pizza gecesine katılmışlardır. Otto'daki bu toplantıda B. medya sosyetesine de takdim edilmiştir. Pizzalar da viskili kokteyller de gayet hoştur. Fakat Y.'nin savuşturmak zorunda kaldığı "timsah" gecenin biraz tadını kaçırmıştır. Allahtan tam evlerine dağılmak üzereyken göstermiştir dişlerini timsah. Maçka'daki Nahide adlı totoş mekana da giderler meraktan, sonrası malum...

Evde yayılıp noodle yemek varken çiftimiz beleş viskinin kokusunu alıp yollara düşer. Y. gene kendini kokteyllerle avuturken B. bu "ateş suyu" gecesinde ipin ucunu kaçırır. En son hatırladığı Mersin'den gelecek kabakçiçeği dolmaları ve Dublin'in barlarıdır. Bir de masalara işlediği aşkı. Kahramanımız bazı gaylerle de tanışır. Not that there is anything wrong with that...

hamsi koydum tavaya başladı oynamaya



Cevoş'ta Y.'nin öncülüğünde gerçekleşen alışveriş sonrası çiftimiz yorulmuş ve kendilerini Fisho'ya atmıştır. Y. hastası olduğu somona yumulmuşken B. köklerini hatırlayıp hamsi tercih eder. Y., B.'ye iş yerindeki sıkıntılarını anlatırken B. onu dinlemekte bir yandan da somonlarını yürütmektedir. Dertlerini paylaştığı için B. Y.'ye müteşekkirdir...

Zavallı küçük masum Y. B.'nin küçük aşırmalarının düpedüz yemeğin yarısını götürmeye doğru gittiğinin farkına varamamıştır. B. bir yandan "hı h, evet haklısın tatlım" diyerek ilgili sevgili numarası yaparken bir yandna da çaktırmadan tabağın yarısın götürme konusunda bir uzmana dönüşmüştür. Bu soğukkanlı yaratıktan herşey beklenir.

yılın ilk kestanesi

Y. ile B. B'ye üst baş almak için Cevoş'a gitmeye karar verirler. Mutlu bir tesadüf yılın ilk kestanesi de çıkmıştır. B. Fashion TV'de gözünü kırpmadan izlediği mankenler gibi kıyafetlerin birini çıkarıp diğerini denerken Y. de bir sincap gibi gizli gizli kestaneleri kemirmektedir, bir yandan da satış görevlisini kollamaktadır. Üçgen vücutlu, geniş omuzlu B.'ye denediği herşey çok yakışmıştır.

Yıllarca paspas gibi giyinen B. nihayet bir "stylist" bulmuş onun fikirlerinden faydalanmakta, façasını düzeltmektedir. Moda dünyasının zeka küpü Y. fikirlerini tek bir şartla paylaşmayı kabul eder: yılın ilk kestanesi...

12 Aralık 2010 Pazar

oğlumuzu yedik


Y. bir gün elinde maaş primi olarak verilen kurabiyelerle gelir. Bir kısmını yiyip fotoğrafta görülen şabalağı yılbaşı civarı yemeye karar verirler. Bu sebeple B. onu bir güzel saklar. Ama günler sonra Y. kokusunu alır lahmacunları yedikten sonra ve "nasıl olsa bayatlayacak, hadi yiyelim!" der. B. biraz gönülsüz de olsa kabul eder. Ortak velayet gereği bir bacağını Y. bir bacağını da B.'nin mideye indirmesiyle biricik evlatları (biraz salak da olsa) Vahdettin bisküvi cennetinin yolunu tutar. Unutmadan ekleyelim kendisi anasonludur.

Önden yıldız şeklindeki kurabiyeleri de yediğimizi de hatırlatırım. Son imparator Vahdettin de yıldızlar da kitodan markalıdır. Bence anasonun yanı sıra tarçın ve badem ezmesi de karışmıştır biricik oğluşumuza. Bu sefer tek pişmanlığım da yanına bol sütlü bir kahveyi katık etmemiş olmaktır...

mersin usulü kahvaltı

Çiftimiz o gün öğlen 1 civarı uyanır, kurt gibi acıkmışlardır. Önceki gece Beyoğlu'nda Rakı Şenliği'nde balık ve mezeyle hafif bir yemek yemişlerdir çünkü. Şahika'dan çıktıktan sonra buluştukları arkadaşları çiftimizi gece hayatına sürükler. Kum Saati adlı mekanda Fashion One izledikten sonra takside arkadaşlarıyla uzun uzun tantuni hakkında konuşurlar. Hayatlarına "açık" ve "takviye" gibi kavramlar girmiştir. Haliyle rüyalarına Suat Usta'nın tantunilerinni girmesi kaçınılmaz olur. Fotoğrafta anlaşılmıyor ama şalgam da şahaneydi.

Y. alışık olsa da B. için bir istisnadır o saatte kalkmak. Tam kahvaltıya hazırlanırken Y. harika bir fikirle gelir: kahvaltıyı pas geçip öğlen yemeği yemek. İnternetten ne yenilmesi gerektiğini araştırırken bu sefer de Suat Usta'nın adını görür. Rejimde olduklarından birer yarım ve birer "açık"la idare ederler. Y. turşuları da pek beğenir ama birazını saklar. Ne de olsa çiftimizin şımarıklığı devam edecek ve gene uyuyup uyanacaklar ve bu sefer de sarımsaklı lahmacunlara yumulacaklardır.

muhallebicide buluşalım mı?

Arada işten kaytaran B. bu sefer sabah servisine binmeden önce Y.'yi görmek ister, Y. ise eli arttırıp erken buluşup birlikte kahvaltı yapmayı önerir. Kargalar kahvaltılarını yaparken çiftimiz de Göreme Muhallebicisi'ne kapağı atar. Y. bal kaymak, peynir, zeytin, domates, salatalık gibi hafif şeyleri tercih ederken B. menemene yumulur. Sonuçta fotoğrafta görülen ekmeklerin bir parçasını da mideye indirirler. Sonrasında B. Y'ye servisine kadar eşlik eder. Güne harika başlamışlardır.

Nihayet Tarihi Göreme Muhallebicisi'nde gönüllerine göre uzun ve güzel bir kahvaltı yapmayı başarırlar. Y. hayatında yediği en güzel menemeni gün boyunca aklından çıkaramaz. Zaman zaman iş yerinde aklına gelir menemen ve bu düşünceyi kovmak için bal ve kaymağı düşünür. Ekmeğin tazeliği de içini ayrıca gıcıklar. Tek pişmanlığı B.'nin karşısında sıcak süt içmemiş olmaktır.

numnum ve namnam

İdeal hamburgerin peşine düşen çiftimiz sonunda soluğu Astoria'daki Num Num'da alır. Y. bu kocaman hamburgere aşık olur, yemeye kıyamaz. Sonunda dayanamayıp yumulur. B. ise pek kibar bir günündedir, tavuk şişle yetinir. Fakat bir yandan da Y.'nin hamburgerine çapkın bakışlar atmaktadır. Ayrıca o gün kayıp kartpostallar meselesi yüzünden bir miktar münakaşa etseler de sonunda tatlıya bağlarlar. Due Date filmindeki Ethan B.'ye biraz Y.'yi hatırlatır ama bu konuda yorum yapmak istemez. Ayrıca mükemmel hamburgerin peşinde ertesi gün de Cihangir'deki Fol'de bazı araştırmalar yaparlar. O gün de Arnavutköy'deki evle ilgili ilk haberi alırlar. Mutludurlar.

Beleş bilet peşinde sinema sinema gezdikten sonra nihayet doğru sinemayı bulurlar. O gün Y. biraz halsizdir; kanlanıp canlanması için hamburgere yumulur. Transyağ kullanılmamış patatesler de ekstrası olur. Sonrasında filmi keyifle izlerler: Y. bol bol güler, B. de onun gülmesine güler. Arada ileride bu sayfalarda yer bulacak olan Cafe Nero'ya da uğrarlar. Sinema çıkışı eve kadar yürüyerek giderler.

23 Kasım 2010 Salı

600. kadeh

Günlerden bir gün çiftimizin methini duyan bir şarap firması ürünlerini test etmeleri için bir davette bulunur. Tam da bu dönemde Y. küçüklüğündeki gibi sushi ve sashimi yiyemediği için üzülmektedir. Çiftimiz bunun üzerine Sunset'e giderek bilimum çiğ balıkla beraber şarapları denerler; bu arada bazı arkadaşları gibi görgüsüzlük etmemek için o özel masanın fotoğrafını çekmezler. Tam bu esnada davullar vurulur borazanlar üflenir ve çiftimizin şerefine bir çift kadeh masaya törenle getirilir. Dönüş yolunda Y. mayışmış ve B.'nin omzunda uyuyakalmıştır...

Kibar çiftimiz manzaranın tadını çıkarır ancak tatlı teklifini geri çevirir. Yemeğin beleş olduğunu düşündükçe yüzlerine bir pembelik yayılır. Bunda yuvarladıkları kadeh kadeh şarabın da etkisi vardır mutlaka.

yeniköy'de bir öğlen vakti


Hasretle beklenen o cumartesi günü şanslarına nefis bir hava vardır. Soluğu Emek Mantı'da alırlar. Y.'nin saray mantısı B.'nin klasik mantısına tur bindirir. Bu arada B.'nin aklı bir önceki gün rahat rahat yiyemediği içli köfte, börek, pilav, et ve zeytinyağlı yaprak sarmada kalmıştır. Neyse ki kaymaklı kadayıf dolmasından üç tane götürmeyi başarmıştır.

Günlerdir baş başa kalamamanın etkisiyle çiftimiz kendisini Yeniköy sahile vurur; 7 kilometrelik zorlu parkura başlamadan önce enerji toplamak için mantı sofrasına kurulurlar, erik turşusu da işin bonusu olur. B. önceki akşam gergin olduğundan tam randıman gösterememiştir. Neyse ki Y. yemek yerken etrafın farkında olmadığından onun tabağından bol bol aşırma fırsatı bulur.

elinizi öpmeye geldik



O bayram günü zavallı küçük Y. çalışmak zorundadır. O sebeple B. kendisini işe bırakmadan önce biraz dolaştırır, garibanı güneşe çıkartır. B., Y.nin elini öper, Y. de ona çikolata verir. Sonra o çikolataları deniz manzaralı teraslarında, su kuşlarını izleyerek, bir de tost-çay sefası yaparak yerler.

Yeşilköy Balıkçılar Kooperatifi'nin muazzam bir manzarası, buna mukabil sadece tost ve çaydan ibaret bir menüsü vardır. Kurban Bayramı olmasının şerefine tostun içine sucuk da koymuşlardır. B. hevesle atılır: "kuzu kaç yaşında?". Y. bayram çocuğunu sevindirmek için elinden tutar, H&M'e götürür, üst baş alır.

mavi bulutlar arasında

Obur çiftimiz herkesin burun büktüğü uçak yemeklerine bile iştahla saldırır. Bodrum-İstanbul arasındaki ilk uçak yolculukları esnasında Y.'nin kirli sırrı açığa çıkar: Uçak yolculuklarında deli gibi domates suyu içmektedir. Fakat B.'nin de bir sırrı vardır: Kendini kolonyalı mendilleri cebe atmaktan alıkoyamamaktadır. Çiftimiz THY'den elde ettikleri ganimetleri bir kusma torbasına doldurarak aç İstanbul günlerinde tüketmeye karar verir.

Y. sonraki günlerde çıkınından çıkardığı hindili sandviçlerle kahvaltı yapmakta, kolonyalı mendillerle de elini yüzünü silmektedir. İlginçtir B.nin sonraki günlerde domates suyu içme önerilerine "o ne be salça gibi? İçilir mi sen de!" diyerek tepki gösterir.

14 Kasım 2010 Pazar

sünger pizza


Sosyetik çiftimiz bayram tatilinin bir kısmını da Bodrum'da geçirmeye karar verir. Ancak taşıyacak LV çantaları olmadığı için köpeklerini uçağa sokamazlar. Tatilleri süresince Turgutreis Pazarı senin Bitez bit pazarı benim fingir fingir gezerler. Fakat bir türlü gönüllerine göre bir köpek çantası bulamazlar. Şövalye B. sıkıntısını dağıtmak için kalesine çıkıp tebaasını selamlamak ister. Güneş battıktan sonra mideleri kazınır, bire bir maket gemileri gördükten sonra balık çorbası içmek üzere Sünger Pizza'ya yollanırlar. Y.nin bol limonlu ve acılı versiyonu daha lezizdir. Sırada hamsili pizza vardır. Akşama da mojito partisi...

Havanın güzelliğinden faydalanan Y. tavuskuşlarının peşinde kuyruğunu açsın diye debelenirken yorulup acıkır. Maalesef Bodrum Şövalyesi B.nin forsu tavuskuşuna sökmez. Kah surlara kah kulelere tırmanıp Sünger Pizza'da soluklanırlar. Y. yaseminlerin kokusunu kuytu bir yerde saklar. Artık hep birlikte gezeceklerdir...

halil lahmacun

Çiftimizin yolu, yeni doğan Corto'yu sevmek için karşı yakada Fırıldak Sokak'a düşer. "Ne yesek?" sorusunun cevabını ömrünü "ideal lahmacun"u bulmaya adamış B. verir: Halil Lahmacun. İki lahmacun ve bir peynirli pide şalgam eşliğinde lüpletilir. Y. Halil Usta'yı hacı ilan eder. Rejime başladıklarından, fazla ileri gitmeden ortamı sessizce terk ederler.

Fakat Corto'nun evine vardıklarında önce çikolatalı muzlu pasta sonra da limonlu kek yiyerek yeni başladıkları rejimin hakkını verirler. Corto'nun kulaklarını çok beğenerek evlerine dağılırlar. Yolda peşlerini bir türlü bırakmayan, bir türlü huzur ve rahat vermeyen S. ve Ç. ile karşılaşırlar. Onlardan nihayet kurtulurlar.

zeytin hasadı


Y. ve B. ilk kez birlikte Bodrum'a gider, bu arada B.nin vilyasını da ziyaret ederler. Vilyanın bahçesindeki zeytinler olmuştur ve gümüş gümüş parlamaktadır. Kolları sıvarlar, zeytinleri toplayıp dört bin yıllık anforalara basarlar. Önümüzdeki yılın deniz ticareti için sermayeleri hazırdır. B.nin vilyasının yanına bir kule yaptırmaya karar verirler. Ertesi gün kaldıkları lüks otelden gün boyu hiç çıkmazlar. Pahalı şaraplar eşliğinde bebek kalamarlı ve porcinili makarnalarını yiyip Fashion TV seyrederler...

Y. hayatında ilk kez zeytin topladığından mutluluğu, şaşkınlığı ve gururu aynı anda yaşar; bu sebeple avuçlarında zeytinler kah güler kah poz verir. Çok güzel kaçamak bir haftasonu yaşamışlardır.

wagamama


Y. nam-ı diğer Hisui memleketinin yemeklerini özlemiş ve canı annesinin yaptığı edamamelerden yemek istemiştir. Bu sebeple sinema öncesi Wagamama'ya gidilir. Y. chuuchee beef curry de yer. B. ise deniz mahsüllü ramen yiyerek tıka basa doyar. Masada yasemin çayı da vardır.

Karınları doyduktan sonra beyinlerini doyurmaya karar verip entel kuntel bir Fransız animasyonu (İlüzyonist) seyrederler. Filmin sonunda biraz da hislenirler. O gün Y.nin biraz başı dönmesine rağmen B. ona çok iyi bakmıştır. Birbirlerine sarılarak evlerine dönerler.


24 Ekim 2010 Pazar

tarihi arikiman lokantası


Alafinfon lokantalarda fink atmaktan sıkılan çiftimiz biraz da halk arasına karışmaya karar verir. Methini çok duydukları ama o zamana kadar hiç adım atmadıkları bir yeri denerler. B. tadına ilk kez baktığı Big Mac'i çok beğenir. Y. de ismini hep duyduğu ve merak ettiği çizburger denilen vitamin dolu gıdayı iki ısırıkta yutar. Annelerinin kızarttığı patatesten fersah fersah ileride bir teknikle hazırlanan patates kızartmaları karşısındaysa iyice mest olurlar. Y. hırsa kapılır kolasına buz doldurdukça doldurur. Bir yandan da apple pie denilen meşhur arikiman tatlısını yemek ister, B. onu sakinleştirir ve eve götürür. B.'nin de biraz tansiyonu çıkmıştır sanki...

hünkarlar beğendi


Çiftimiz uzun zamandır başbaşa bir akşam yemeği yememiştir. Ve Y. muhteşem bir fikirle çıkagelir: Hünkar Lokantası'nda akşam yemeği. Masaya önce mercimek köftesi, ıspanak kökü, lahana sarması, hamsi, haydari ve közde patlıcandan oluşan mini minnacık bir başlangıç tabağı gelir. Çiftimiz kah gülüp kah eğlenerek bahsi geçen yemekleri mideye indirdikten sonra; Y. beğendili kebap, B. ise hamsili pilava yumulur. Gecenin kapanışınıysa Y. kabak tatlısı B. sütlü kadayıfla yapar. Çok eğlenceli bir yemek yemiş ve harika geçecek bir 48 saate başlamışlardır. Bu arada Y. yeni pembe, kapaklı ve radyolu oyuncağını görünce gözlerini kocaman kocaman açar.

nihayet kahvaltıda patriyot böreği


Y. malum cmts sabahı Nişantaşı seferlerinden birinden daha geri döner. B. ona nefis bir kahvaltı hazırlamıştır. Masanın yıldızıysa hiç tartışmasız patriyot böreğidir. Belki bu yayın organının düzenli okurları hatırlar, daha önce de çekildi bu güzel böreğimizin resimleri ama birtakım bakteriler yüzünden silindiler gittiler... Eski Romalıların da dediği gibi, kısmet bugüneymiş! Yaşasın Patriyot büreği, yaşasın Spartaküs!

şaşırtan palamut pilaki


Armut kafalı B. uzun zamandır yapmadığı palamut pilakiyi (piilaki okunur) yıllar sonra Y. için yapmaya karar verir. Erik kafalı Y. de pilakiyi beklediğinden güzel bulur. Fakat o gün uyuzluğu üzerinde olan B. sebepsiz yere tatsızlık çıkarır. B'den daha akıllı olan Y. bu şabalağın gıcıklığına katlanır ve oturup gelecekteki güzel günler hakkında konuşurlar...

Y. geceyi güzel bir şarapla sonlandırır.

saraybosna karşılaması


Y. Saraybosna'nın bütün böreklerini yedikten sonra İstanbul'a dönmeye karar vermiştir. B. onu havaalanında karşılamaktan memnundur ama otoparkta arabayı bulmakta biraz zorlanmıştır. Nihayet bindiklerinde Y. sevgili B.'sinin ona aldığı çiçekleri görür ve sevinçten delirir. Çiçekleri yemeye başlar. O nedenle çiçeklerin fotoğrafını bloga koyamazlar. Yediği onca çiçeğe rağmen Y.'nin karnı doymayınca B. süper bir teklifle gelir. Cihangir'deki Nu Noodle! Y. sebzeli udon yer, B. dana noodle'a yumulur. Bir de garip bir yaseminli çay kılığında gazoz vardır masada. Dört günlük bir ayrılıktan sonra birbirlerini çok özlemişlerdir...

6 Ekim 2010 Çarşamba

dökme demir tavamız hizmete girmiştir


Stresli bir gün ve saatlerce süren trafik işkencesinden sonra Y. zar zor yürüye sendeleye eve ulaşır ve B.nin mutfaktaki beyefendi olarak yeni oyuncağı dökme demir tavada yaptığı harika etlerle karnını doyurur. Üstelik bu daha bir başlangıçtır...

B. bu arada Y.nin öğlen somon yediğini hissetmesine şaşırmakta ve soğanlıbörekeggbenedictbodrummandalinadondurması gibi çektikleri harika fotoğrafların uçmasına üzülmektedir. Ama olsun gene gidilebilir değil mi oralara, bol bol yenilebilir o yemeklerden?

12 Eylül 2010 Pazar

Şeker Bayramı'nda tatlı yenir


Bu güzel bayram gününde Antrepo'ya gitmek isteyen çiftimiz şabalak arkadaşlarını beklemek için aslında pek tatlı sevmeseler de Karaköy Güllüoğlu'nda vakit geçirmeye karar verirler. Burada Y. gelin bohçasıyla tanışır. B. de sütlü nuriyeye aşık olur.

Ama Nuriye B.'ye yüz vermez, bohçasını alıp kaçar; bu esnada beklenen şabalak arkadaşlar her zamanki gibi rötorla buluşma mekanına ulaşır. Bodyworks sergisinden sonra iştahlarının kapanacağı iddia edilmektedir. Fakat sergiden sonra Y. ve B. soluğu bu sayfalarda önceden gösterilmiş olan Canım Ciğerim'de alırlar. Y. bu sefer utandığından yağları B.nin önüne fırlatmayıp kendi yer. Evet sergiden çok etkilenmişlerdir.

Pembe badem şekerlerini kim yedi?

Akşam eve gelen Y.: "Bu kavanozun içerisinde pembe, yeşil, mavi ve turuncu badem şekerleri vardı. Ne hikmetse birisi sadece pembeleri yemiş, hatta özenle tek tek ayıklamış. Halbuki pembe benim hakkım, kimin pembe telefonu ve notebooku var sorarım size?" Neyse ki B. nin elinde üç tek pembe kurtarabildim yemeye kıyamıyorum...

B.nin savunması: Kavanozda topu topu üç beş tane pembe badem şekeri vardı. Ben de elimi daldırıp ne geldiyse onu yedim. Özenle pembeleri seçtiğim külliyen iftiradır. Dikkatli bakılırsa kavanozun dibinde yatan pembe badem şekerlerini görebilirsiniz. Bunu size abaküsümle de ispat edebilirim istenirse.

Y.nin cevabı: Sen bir kere o abaküsle çarpma bile yapamıyorsun nerede kaldı haklılığını ispat edeceksin; bu bir. İkincisi kavanozun dolu halinin fotoğrafını çekmediğime çok pişmanım. Kozlarımızı mahkemede paylaşacağız.

B. sessiz kalma hakkını kullanmak ister...

incir çekirdeği ve Blush


Kavuştuktan sonra ilk akşam yemeği.

B: İyi ki geldim erkenden...
Y: Nasıl getirttim ama seni erkenden!

B. ilk kez Blush içer ve çok beğenir-mevsim itibariyle jeton biraz geç düşmüştür ama olsun.
Y. bulduğu bütün incirleri ve incir kabuklarını yutar-çünkü mor sonbahar meyvelerini çok sever. B. sonbahar boyunca meyve stoklarını nasıl dolu tutacağını düşünmektedir.

Yaz biter sonbahar gelir artık vişne de bulunmaz.

Çikolatalı olur Burma'nın çilekleri

Y. bir gün iş yerinde sinirli sinirli çalışırken ofisboy'un elinde parlak bir kutu görür. Kutunun kendisine geldiğini bilmemektedir ve sahibini kıskanır. Sonra kutuyu masasında bulur ve yanında güzel bir not yazmaktadır. Mutluluktan ağlamak ister ama önce çilekleri mi yesin yoksa ağlasın mı karar veremez. En çok pembelisini sever...

her şey böyle başladı



Y. ve B. yemeyi ve içmeyi çok seven bir çift. Obur değil gurme olduklarını iddia ediyorlar. Bu kadar çok şey öğütürken diş sağlığı önemli tabii. Hele de B'nin antidentite olduğu düşünülürse... Mottoları: "Dişin varken et ye, çorbayı dişlerin dökülünce yersin... "

18 Ağustos 2010 Çarşamba

15 Ağustos 2010 Pazar

cremeria milano

B: Ben ilk defa doydum gibi hissediyorum. Midem küçülmüş.
Y: Vah vah yazık sana.

canım ciğerim




"Et yemeyen erkek olmaz, gaydir o. Al sen de şu yağları ye" Y. ilk dürümü ağzına tıkmadan hemen önce.

Y. ciğer şiş B. et şiş ile temsil edilmekte.

trilye'de bir akşam


"20'lik rakı mı varmış? İyi ki de varmış."

Y. karagöz B. dil ile temsil edilmekte.