18 Aralık 2011 Pazar

beyrut esnaf lokantası: le chef

Çiftimizin bir sonraki durağı Gemmayze'deki Le Chef olur. Esnaf lokantası mantığındaki lokantada çiftimiz masasını donatıp bir de arak açtırır. Fotoğrafta gördüğünüz nohut ve mutabbalın yanındakiler adetten masaya gelen çeşit çeşit yeşillik. Burada da tıka basa yiyen çiftimiz meşhut Beyrut gece hayatı daha hareketlenme emareleri göstermeden yorgunluktan bitkin otellerine dönerler.
Araadan bunca zaman geçmişken, ortadaki tabaktaki hafif ekşili nohutlu meze-yemeğin adını hatırlayamamak biraz ayıp ama n'aparsın. Resimde görünmeyen hafif kırmrızı lahana turşusuna da selam! Bu arada bu tabak modelinin başka mekanlarda da karşımıza çıktığını söylemek lazım. Yemekler de güzeldi mekanın kendine özgü atmosferi de öyle. Burayı kadınlar işletiyor. İnsanlar da öyle hep biraz mesafeli ama hep kibar...

el bohçalı'nın sürprizleri


B'nin doğumgününü kutlamak için pek methedilen Music Hall diye bir yere gittik. Bizi içeri almadılar, meğer bayi toplantısı kılıklı özel bir gece varmış. Yalvardık yakardık ama cevap aynı: Sorry Madam. Biz de Budha Bar'a gittik. Çok kocaman, çok şık ve bomboştu. Memlekette ateş pahasına satılan içkileri makul fiyatlara içtik. İşte namı diğer El Bohçalı Al Bohsalı da bu Budha Bar'ın yan tarafında küçük, temiz ve aydınlık meşhur tatlı dükkanı. Kuru baklavası resimdeki künefeden kat be kat lezzetli.

Tawlet'in künefesinden sonra şehrin en meşhur tatlıcısı Al Bohsali'nin yolunu tuttuk; kim bilir orasının künefesi nasıldır diye. Mis gibi tereyağ kokan ve 24 saat açık olan mekandaki künefe biraz yavan olsa da kutu kutu aldığımız kuru baklavalar on numaraydı.

şehrin ucunda bir lezzet bombası

Uyanır uyanmaz kendilerini Beyrut sokaklarına atan çiftimizin ilk hedefi bellidir: şehrin meşhur ve de bulunması zor lokantası Tawlet. Kahvaltı bile yapmadıkları için cumartesi brunchı her ikisi için de Lübnan yemeklerini denemeleri için harika bir fırsattır. Ama esas bomba fotoğrafı bile çekilemeden midelere indirilen irmikten yapılmış gülsuyu şerbetli künefedir. Dolu midelerle Ermeni mahallesi Bourj Hammoud'u keşfe çıkarlar.

1. Arapça masa demek Tawlet. Uzun bir masanın etrafında toplanıp yiyip içiyorsunuz.
2. Biz kahvaltı için gittik ama biz ayrılırken şehrin havalı tipleri brança geliyordu. Maalesef sahibi Kemal'le tanışamadık ama çok tatlı bir tip olduğunu söyledi tanışanlar. Ayrıca Beyrut'un ilk organik pazarı da onun girişimi.
3. Fiyatlar şehir ortalamasının üstünde fakat gayet leziz. Ve ve ve ömrümüzde tattığım en muazzam künefe!

barbarların istilası


Uzun bir aradan sonra yeniden karşınızdayız sayın okurlar.

Ilık bir mayıs gecesi. Beyrut. Artık iyice yüzgöz olan çiftimizin göbekli ve gözlüklü olanının doğumgünü kutlamaları çerçevesinde planlanan bir Beyrut gezisi. İlk durak çiftimizin konakladıkları Hamra'nın meşhur yöresel fastfood zinciri Barbar. Yemekler vasat ortam ilginç.

Çiftimiz doğumgünü bahanesiyle ilk yurtdışı seferine çıkarlar. Topu topu üç günleri vardır bu ilginç şehirde, dolayısıyla otele eşyalarını bırakıp soluğu Barbar'da alırlar. B.nin kebbehi Y.nin falafelinden daha güzeldir. Karınlarını doyuran ikilimiz soluğu Arapça karaoke barında alırlar.

30 Mayıs 2011 Pazartesi

birer çekirdek çıtlasaydık

Köfte sonrası şehir turu atan çiftimiz aile çay bahçesinde verdikleri molada çekirdek çıtlayıp sodalarını yudumlarken halka karışmanın da haklı gururunu yaşıyordur. Yoksa onlar da bilir internet yasaklarını protesto edip, ekolojik anayasa paneline gidip çıkışta da şarap tadımında bulunmayı. Ama hiçbiri o kalabalık mesire alanındaki huzuru veremeyecektir.

Ayrıca kuğu manzaralı en faça masayı kaptıklarını da belirtmemiz gerekir. Kuğuların kaydıraktan düşmelerini izlemek bu güzel günü daha da eşsiz kılmış, neşelerine neşe katmıştır.

adapazarı yolları yürümekle aşınmaz


Çiftimiz tanışmadan kısa bir süre önce, B. Meşhur Köfteci Mustafa'da bir aile saadeti yaşamıştır. Bu anı gösteren bir resimde B.nin yüzündeki mutlu ve neşeli ifadeyi gören Y. o günden beri ıslama köfte için B.nin başının etini yemektedir. Ayrıca askerlik anılarına sahne olan küçük kasabayı görmek için de can atmaktadır.

Y.nin ciğercisi pazar günü kapalı olunca çiftimiz rotayı Adapazarı'na çevirir. 1,5 köfte-piyaz-şıra-tatlı derken lezzet dolu bir pazar günü geçirmiş olurlar. Tıklım tıkış mekanda Y. istifini bozmadan minik yudumlar alır sütlacından. B. ise özlediği lezzete yumulmuştur.

tencereler dolu keyfim yerinde


Y. gaza gelip sucuklu kuru fasulye-pilav-kabak tatlısı menüsünü hayata geçirir hem de işten koşa koşa eve gelip yarım saat içerisinde. B. daha kuntel takılıp iç baklalı enginar yapmıştır. Afiyetle yerler yemeklerini sonra da çiçekli çaydanlıkta demledikleri çaylarını içerken televizyon izlerler. B.nin taktikleri son sürat etkilemektedir Y.yi...

O gün evde ocağın dört gözünün ve ayrıyeten fırının harıl harıl çalıştığı nadide bir gündür. Mutluluğ bozan tek şey Y.nin kabak tatlııs ile ilgili avangart denemelerinin çok başarılı sonuçlar vermemesidir.

çocuğunuza nasıl sebze yedirirsiniz?

B.nin Karadenizli huysuzlukları zaman zaman kendisini yeme içme alemlerinde de göstermektedir. "Şu sebzenin glisemik indeksi yüksek diğerinin tadı kötü öbürünün soğanı fazla kavrulmuş" diye diye her türlü sebzeye burun kıvırmaktadır. Y. sonunda B.ye sebze yedirmenin lezzetli bir yolunu bulur ve yaptığı enfes makarnanın içine havuç ve kabağı dayar.

Y. ilk günden şartını koyar: yemek yapmam ama yerim! Günler geçerken B. onun ne kadar yaratıcı, ne kadar iyi bir aşçı olduğunu fark eder. Tek ihtiyacı olan motive edilmektir. Bu konuda aldığı NLP eğitimini de kullanarak Y.yi yavaş yavaş ikna eder ve türlü türlü yemekleri ağzını şapırdata şapırdata midesine gönderir. Bu makarna onlardan biridir sadece; o kadar zambağı boşuna mı almıştır?
1 Mayıs Emek ve İşçi Bayramı'nı Bodrum'da yayılarak kutlayan çiftimiz o akşamı lüks yemekler yiyerek geçirmek ister. Ne de olsa o gün onların bayramıdır. Her türlü alafinfon yemeği misafir olmanın getirdiği şımarıklıkla doyasıya tüketirler. Nerden bulacaklardır bir daha dana yanağını ya da istakozu. O gün tek anlamadıkları olay açılan Prosecco şişelerine ne olduğudur.

Çiftimiz "nerde beleş oraya yerleş" felsefesinin ulaşabileceği zirveye tırmanmanın haklı gururu içinde pahalı tatil köyünün en pahalı restoranını kapatırlar. Gündüz yedikleri mavi yengeç onları kesmemiştir ne de olsa. Biri şarap menüsüne diğeri gurme menüsüne abandıkça abanır. Sonuç: aradan bir ay geçtiğinde ne yediklerini hatırlamamaktadırlar.

paskalyanız mübarek olsun

Kurtuluş'un çocuğu olan Y. mahallesindeki Paskalya atmosferini bütün kuvvetiyle içine çekmektedir. Methini çok duyduğu Arma Pastanesi'nden Paskalya çöerği alma girişimi ilk seferinde başarısız olur. Eli boş dönmemek için şövalyesine bisikletin çektiği yumurta alır. İkinci denemesinde ise Paskalya çöreği meselesi çözülmüştür. Başlangıçta sadece bir kiloluk olanları kaldığı için mamülü tüketememekten korkarlar...

B. o haftasonu çalışmaktadır ne yazık ki. Eve koşa koşa geldiğinde Y.yi elinde bir yumurtayla bulur bisiklete binmiş. Gününü Paskalya havası solumakla geçiren Y.nin hediyesidir Arma Pastanesi'nden. Hemen akabinde önünden geçerken dayanamayıp alırlar kiloluk bir adet ve o sakızlı tadı gözlerini kapatıp Nirvana'ya erer gibi yerler...

bir elimde lokum bir elimde kestane şekeri

B. iş nedeniyle sürekli gezmekte, güzel yurdumuzun dört bir yanını ziyaret etmektedir. Gittiği yerlerden de eve mahalli lezzetleri taşır. Örneğin Bursa'dan kestane şekeri ve Afyon'dan kaymaklı lokum. Televizyon karşısında kahve keyfi yaparken ne de güzel olur...

Y.nin en büyük hayali kestane şekeriyle kaymaklı lokumu kapıştırmaktır. Fakat bir yanlış anlaşılma sebebiyle kaymaklı lokumun kaymağını yanlış yerde aramıştır haftalardır. Bu arada uyanık B. lokumları avuç avuç götürmüştür. Y. uyandığında iş işten geçtiği için kalan son lokumlar için kıyasıya bir mücadele başlar...

18 Nisan 2011 Pazartesi

pala suşi salonu


Şabalak arkadaşlarının izinden giden çiftimiz marka-kupon-fırsat dünyasının tadını almıştır bir kere. Bu kez istikamet Bebek sularındaki Mori'dir. B. ve Y. daha önce hiç yaşamadıkları bir şekilde suşi komasına girmek üzeredir. Balon kadehlerdeki pahalı kırmızı şarap suşinin hazmını kolaylaştırmamış bilakis zorlaştırmıştır.

Y. gene köyünü özlemiş anasının sardığı suşileri canı çekmiştir. B. onu Bebek kıyısındaki suşiciye götürüp masayı donatır. Gelsin külah külah handrollar gitsin uramakiler derken çiftimiz pirinç zehirlenmesi yaşamak üzeredir. Çiğ balığa doyduktan sonra Bebek Cafe Nero'yu yağmalamaya karar verirler; sezonun son balkabaklı pie'ı da üzerinde ceviziyle onları beklemektedir.

antiochia'da şaraplı kompozisyon

B. hayatının ilk Antakya seferinden şişmiş olarak geri döner ve yediklerini ballandıra ballandıra anlatmaya başlar. Y. buna dayanamayıp elinden tuttuğu gibi Asmalımescit'te hep methini duyduğu Antiochia'ya sürükler B.'yi. Önce güzel bir meze tabağıyla açılışı yapıp sonra tepsi kebabını denerler, yanına şalgamla. Dondurmalı patlıcan ve ceviz tatlısı ise müessesenin ikramıdır.

Yaklaşık bir saat sonra katılacakları entelektüel etkinlikte sarımsak kokmamak için daha rafine mezeleri tercih etmişlerdir. Y.'nin hatırlayabildikleri şunlar: ev yapımı yoğurt, humus, babagannuş, nar ekşili salata, muammara, yoğurtlu közde patlıcan ve dağ kekikli zeytin. Mezeleri taçlandıran kıtır pideleri de kesinlikle unutmamak gerekir.

kiraz çiçekleri enginar çiçeğine karşı



Meraklı çiftimiz uzun zamandır hayalini kurdukları bir şey gerçekleştirir. Ataşehir otoban kıyısındaki Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nde sakura çiçeklerini seyrederler. Şahane bir zamanlamayla yağmur indirmeden oradan tüymeyi de başarırlar. Diğer herşey gibi sakura çiçekleri de karınlarını acıktırmıştır. B. o da çiçek bu da çiçek diyerek Çiya'nın enginar dolmasına doğru yelken açar.

B. yıllar sonra enginar dolması yer, yanına da kuru patlıcan dolmasını katık eder. Y. çok sofistike davranıp salata bardan toparladıklarıyla yetinmektedir. Fakat B. öldürücü darbeyi vurur: domates, turunç, ceviz ve en önemlisi kabak tatlısından oluşan tabağıyla Y.'nin aklını başından alır; yanındaki nevruz şerbeti pek ilgi görmez fakat. Moda'daki arkadaşlarından dedikoduları almaya doğru yürümeye başlarlar...

damla boza ve dondurma



Ta bir temmuz akşamı Y. B.'ye mahallesinin dondurmacısından bahsetmişse de yemek nisan ayına kalmıştır. B. bol tarçınlı bir boza patlatır, Y. de kendisi için leblebi koydurtur. Sonra fikir değiştirip dondurma yemeye başlar. B. de düdük gibi leblebilerle uğraşmak zorunda kalmıştır.

Y. öncelikle bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istemektedir: leblebileri yeme konusunda ciddidir fakat bir organizasyon bozukluğu nedeniyle onlara erişimi engellenmiştir. Cadde üzerindeki en favori dükkanlarından Damla'ya her geldiklerinde işaret ettiği en iyi 10 listesini de bir kez daha hatırlatır.

yumuşak insanlara taşfırın'dan yemekler



Kendisine baba bellediği Vedat Milor'la aynı zamanlarda Kurtuluş semtinin gastronomik nimetlerini keşfeder B. Y.'yi kopardığı ailesine el öpmeye götürmektedir. Bir gün önce çok zorlu bir hatta birkaç taşınma yaşadıkları için kimsede yemek yapacak mecal kalmamıştır. Bu nedenle şanslarını Taşfırın'da denerler. B.'nin pastırmalı kurufasülyesi Y.'nin sebzeli pidesinden daha başarılı olsa da pidenin ömrü daha uzun sürer.

B. ve Y. yorgun argın kendilerini Kurtuluş'a atıp ilk gözlerine kestirdikleri yere girerler yemek için. Y. şımarıp tabağını zeytinyağlılarla doldurup karnını doyurunca peynirli ıspanaklı pide ertesi güne kahvaltı ve akşam yemeği olarak kalır. Buna karşılık B. bulgur pilavı-pastırmalı kurufasülye-yoğurt üçlüsüyle kendisine ziyafet çeker. Yarını düşünen gurman olamaz ne de olsa...

hasta yemeği

B. uzak diyarlardan hasta dönmüş, hastalık onu iğne ipliğe çevirmiştir. Y.'nin içindeki şefkatli taraf ortaya çıkar ve B.'ye lapa ve hayatında ilk defa yapmasına rağmen harika bir ayva kompostosu hazırlar. Kendisine de eşsiz baharat eşleştirme yeteneği sayesinde çinçon usulü pilav. B. iyileşmiş ve hayata dönmüştür. Şimdi önünde kaybettiği kiloları alması için güzel günler vardır.

B. hastalığından dolayı süper mahsun bir kuzuya dönünce Y.'nin buna kalbi dayanmaz elbette. O zamana kadar tanık olmadığı bir tutkusuyla da tanışır B.'nin: komposto! Y.'nin sadece hastaların ve ihtiyarların içtiğini düşündüğü bu içeceğin hastasıymış meğer küçük B. Kendini de şaşırtarak hayatının ilk kompostosunu pişirir. Komposto lapa kürü sayesinde kendini toplayan B.'nin gücü kuvveti yerine gelmeye başlamıştır. Bu arada aldığı duyumlara göre ayvanın kompostoların en zoru olduğunu öğrenince kendiyle gurur duyar Y.

6 Mart 2011 Pazar

istavrit ve sardalya

Çiftimiz yakın zamanda terk etmeyi düşündükleri Şişli muhitinde bir balıkçı keşfeder. Tam bir salon beyefendisi olan B.nin tercihi her zamanki gibi ızgaradan yanadır. Y. de onun bu gurme hallerinden etkilenerek ızgara istavrit söyler. Fakat hem cicim ayları geride kaldığından hem de ızgarada tadı o kadar iyi çıkmadığından bu sefer kafalarını yemez. Balıkçıdan sonra istikamet Y.nin günlerdir hayalini kurduğu Kara Kuğu'yu görmektir.

Yine bir cuma akşamı sinema keyfi yapacak olan Y. ve B. öncesinde mahalle balıkçısında karın doyurmayı tercih eder. Balık-salata-bir duble rakı derken gerilimli ve baleli filme hazırdırlar. Elbette soğan yemeyi de unutmazlar.

evde keyif yapalım

Çiftimiz pek bir domestik. Evde yayılmayı, dergi/kitap okuyup dizi/film izlemeyi, içki içmeyi pek severler. Misal B.'nin 2 haftalık iş seyahatinden dönüşünü Martini içip Fashion TV izleyerek kutlamışlardır. Son vukuatları ise Gisele'in parıldadığı Vogue'u okuyup yanında kadehte boza içmektir. Gerçi Y. çok cömert bir insan olsa da dergi okurken on sincap bencilliğine bürünmektedir. Onuncu sayfadan sonra dergiyi önüne çekip yazılarına dalar, B. ise fotoğrafları ucundan görmek için çabaladığıyla kalır. Baribo ise Y.'nin hayatına neşe katan tatlı ayıcıkların adeta bir prototipidir.

Dolce ve Gabanna adlı tatlı çiftin tasarladığı altın sarısı şişedeki iksiri yudumladıklarında koca bir şişeyi birkaç saatte bitirecekleri hiç akıllarına gelmemiştir. Hariboları okyanus aşırı bir seyahatten getiren Y. böylece Baribosunu mutlu etmeyi başarabilmiş midir acaba? Bir sevgililer günü de böyle geçmiştir.

çiftimiz ilk kez zencefil'e gidiyor

Her taşralı entel erkek gibi B.nin de yolu zaman zaman Zencefil'e düşmüştür. O zamanlar başka hanımefendilere eşlik eden B. o akşamını Sasha Grey ile geçirir. Sasha Hanım köfteli ıspanak yerken B. mantarlı patates ile yetinir. Zencefil'in nefis ekmek ve tereyağına pek el sürmezler. Yemek sonrası Beyoğlu'nda seçkin bir partiye katılan çiftimizin asıl amacı kayıp ayakkabının tekini bulmaktır. Bu arada Zencefil'de yeterince doyamayan Sashacık partide sunulan minik sosisli sandviçlere ve hamburgerlere yumulmuştur.

Yıllardır Zencefil'e yolu düşmeyen B. bu sefer Y. ile teftişe gelir mekanı. Entel alafinfon yemeklerle gözünü doyurmaya çalışır Y. onun. Daha sonra Sindirella misali ayakkabı peşinde kızların ayrı erkeklerin ayrı bir dünyadan gelmiş gibi davrandığı bir partide bulurlar kendilerini. Y. o entel yemeklerle doymamış olduğu için etrafta ne bulduysa yumulur, gariban B. ise karnını ekmekle doldurduğundan boş boş bakar. Durduğu köşeyi bırakınca da hemen üç kişi yerine sığışır.

balkabaklı pie


Malum daha önce belirttik Cafe Nero içecek sponsorumuz diye. Rutin ziyaretlerinden birinde balkabaklı pie ile karşılaşır çiftimiz; ama işi abartmayıp bir tanesini paylaşmaya karar verirler. İlerleyen vakitlerde Y. balkabaklarını yerken B.'ye de kek kısmı kalır. Ne yapalım VIP olan Y.dir ve tüm Cafe Nero personeli kendisine saygıda kusur etmezler.

Rutin kahve ziyaretlerinde balkabaklı turtaya göz koymuştur Y. Her gidişinde uzun uzun seyreder, iç çeker. Sonunda hayaline kavuşur, balkabağıyla cheescake'in uyumu gözlerini yaşartacak kadar başarılıdır. Fakat aldığı yeni kararlar gereği bütün bir turta yemez, yarısını B. ile paylaşacak kadar cömert, nazik ve tokgözlüdür...

buz pateninden sonra sıcak çorba


New York'ta kaldığı otelin önündeki buz pateni pistinde kayanları imrenerek izlemiştir Y. İstanbul'a döndüğünde B.'nin kanına girer, buz pateni yapmaya giderler. B.'nin başlangıçtaki mahcubiyeti yavaş yavaş usta hareketlere dönüşür. Bundan sonraki hedefleri çiftler dalında artistik patinaj başarılarına imza atmaktır. O gün Icesporto'da olan herkes çiftimizi kıskançlıkla karışık bir hayranlıkla izlemiştir. Bu gösteriden sonra karınlarını doyurmak için Teşvikiye Saray'ın yolunu tutarlar. Y.'ye tavuk etlisi B.'ye de mercimeklisi.

Gün geçmiyor ki Y. B.'yi madara etmesin. Bu seferki konu buz pateni. Yarım saat buz üstünde ayakta durma denemeleri yapan çiftimiz o soğuk gün donma tehlikesi atlatınca ilerideki buz dansı başarılarını engellemesin diye sıcak çorbalarla karınlarını doyurup içlerini ısıtırlar. Ayrıca aylar sonra Teşvikiye Saray'ı ziyaret etmeleri sıcak bir yaz günü yapılan cumartesi kahvaltısını getirir B.'nin aklına.

19 Şubat 2011 Cumartesi

jumboyu geçen salata

Çiftimiz görev paylaşımı yapar: B. Y. için jumbo karides yaparken, Y. B. için salata yapar. Kıvırcık, maydonoz, kırmızı biber, avokado, brokoli, elma sirkesi, kekik, nane derken ortaya çıkan eser bir harikadır. Bir yandan defileleri izleyen çiftimiz bir yandan da harika bir akşam yemeğine imza atar ve esere hak ettiğini verip mideye indirir. Yemek öncesi B.nin Y.ye sorduğu futbol sorusu evde uzun süren bir South Park sessizliğine de sebep olmuştur.

Çiftimiz iki saat arayla akşam yemeği yiyerek önemli bir başarıya imza atar. Salata malzemesi aldıkları sırada Y.nin dergi okumaya dalması B.nin sinirlerini zıplatsa da, sevgilisi gönlünü almayı başarır. Y.nin New York seferinden aldığı 12 dolarlık ayakkabılar da görevlerini başarıyla tamamladığı için 5 kilometrelik parkur onu düztaban B.yi yorduğu kadar yormamıştır. Sonraki planları bitki çayı içip Ateşle Oynayan Kız'ın maceralarını izlemektir.

karaköy kemankeş caddesi'nde bir öğlen


Yola İstanbul Modern'deki Kutluğ Ataman sergisini görmek üzere çıkan çiftimiz, her zamanki tembellik ve oburluklarının sonucu bu plandan cayarlar. Onun yerine kış güneşinin nimetlerinden faydalanacakları bir yürüyüş rotası çizerler. Nişantaşı duraklarında Y. B.ye geçmişiyle ilgili önemli ifşaatlarda bulunur, hatta kanıtları ve tanıklıkları gösterir. Maçka'dan Karaköy'e indiklerinde yeni taşınacakları evlerine armut minder ve nargile takımı almaya karar verirler. Sonra da bunu kutlamak için bir erken akşam yemeği yerler. Bu aralar pek bir trendy olan Bej Kahve'de noodle ve hellimli sandviç molası verirler. Y. Bej Kahve'nin bulunduğu Fransız Pasajı'nı önceden keşfettiği için hava atmaktan geri duramaz.

Hava yürüyüş için idealdir. Standart kahve stoklarını tamamlayan çiftimiz her biri bin küsür dolarlık mobilyalara bakarak benzerlerini 5 liraya buldukları için gurur duyarlar. Y. kola içtiği çatıları gösterir. Güle konuşa Karaköy'e varırlar. Bej Kahve'nin sarı-yeşil-kahverengi tonlarını beğenip yemeklerini onaylarlar. İnsan selinden uzak geçen gün biterken dönüş yoluna geçmişlerdir bile.

itinayla rakı sofrası kurulur

Y. elinde topik, tarama ve ahtapotla belirip "rakı sofrası kur bana" dediğinde B. boynu bükük kabul eder; ne yapabilir ki başka? Özenle hazırladığı sofraya çeşit çeşit peyniri ve aylar önce birlikte topladıkları zeytinleri de koyup Yeşil Efe'yi işlemeli kadehlere doldurur. B. rakıyı sek içmekte ve bu da Y.yi pek bir etkilemektedir. Şebboy kokuları arasında uzun bir aradan sonra evde başbaşa uzun bir yemek yerler.

Islak Alman ekmeği diye tutturan Y. dükkan dükkan dolaşırken sonunda semtindeki mezecileri keşfeder. Gözünü Arnavut ciğerine dikmişken birden bire aklına evde küçük bir çilingir sofrası hazırlamak geli; iyiki de gelir. Çok güzel muhabbet ederler, yemek yerler ve yeni çağla yeşili-lavanta rengi nevresimlerini denerler...

küçük Y. memleket hasretini gideriyor

Küçük Y. buram buram memleket hasreti çektiği için B. ona bir sürpriz yapmaya karar verir. Bir akşam Beyoğlu'nun arka sokaklarındaki Japon Kültür Merkezi'nde sözleşirler. Küçük Y. oraya vardığında burnu soğuktan düşmek üzeredir, yanakları da pembe pembe olmuştur. Sevgilisini mutlu etmek isteyen B. 32 parçalık bir tabak ısmarlar, yanında da birer kadeh sake yuvarlarlar. Normalde yavaş yemesiyle meşhur olan B. tabağın kendi payına düşen kısmını yalayıp yuttuktan sonra Y.ninkilere göz koyar çaktırmadan. Y. de kendi tabağından birkaç parçayla onu besler. B.nin mutluluk miyavlamaları birkaç masa öteden duyulacak gibidir. Bu arada Y.nin memleket hasretini Göcek'te gidereceği hiç aklına gelmemiştir...

Y. o çubuklarla tam bir maestrodur, fakat gözleri manga karakteri gibi açılmış ve bol bol zencefil turşularına yumulmuşken biraz yavaş yer; malum tadını çıkartır ev yemeklerinin. Kocaman tabak kısa sürede tertemiz olur çiftimiz sayesinde. Sake bardakları boşalır. O kadar güzel bir akşamdır ki bu kısa sürede tekrarlamak isterler.

modern muhallebicide bir akşam yemeği

B. o gün çok hastadır ve canı çorba içmek istemektedir. Y. ise işi kırmış o basın toplantısı senin bu açılış benim gezmektedir. Nişan taşında yolları kesişir, soluğu bir başka muhallebicide alırlar. Önce birer çorba içerler, üstüne de B. menemen Y. dürüm döner patlatır. Sonra Harbiye'ye doğru bir yürüyüş yaparlar. Y. kurtlarını döker B. ise eve uyumaya gider; iyileşmiştir.

Y.nin dürüm döneri B.nin hacimli menemenin gölgesinde kalmıştır biraz. Bu havalı muhallebicinin dekorasyonu estetik meraklısı Y.nin başını döndürür. Mekanın güzel de bir bahçesi olduğu için Galata Muhallebicisi'ne baharda tekrar gelmeye karar verirler.

1 Ocak 2011 Cumartesi

içecek sponsorumuz caffe nero

Çiftimizden VIP olanı, tabii ki Y.'nin beleşçiliğinin şahikası yağsız sütlü cafe latte. Y. kahvesini karıştırırken çubuk olarak Anja Rubik'in bacaklarını kullanmaktadır. Anja şişmanlayacağı için çok korkup, klasik model diyeti siyah kahve-sigara ikilisine doğru koşarken küçümseyen gözlerle Y.'ye bakmaktadır. Y. ise hiç oralı olmadan Şokella gözlüsüne akşam vereceği Nutella partisinden bahseder. Şokella gözlüsü çok istemesine rağmen Y.'nin korkusundan gözünü Anja'nın çubuk bacaklarına dikemez bir türlü.

Hem VIP hem de CIP olan Y. Caffe Nero ile sponsorluk anlaşması yapmış, her gün beleş kahvesini içmektedir; ki bazen bu kahve seansları 24 saat sürer. Elbette cömert Y. zavallı küçük B.'nin de kahve içmesine izin verir. Tek bir şartı vardır: kahvesini yudumlarken okuduğu moda dergilerindeki mankenlerden B.'yi sınava tabi tutacak, bilemezse avucuna cetvelle vuracaktır.

çakma vietnam yemeği

Y.'nin hamaratlığı sınır tanımamakta, bu sefer de pilav olarak vücut bulmaktadır. B. ise ona ancak haşlanmış brokoli ile eşlik edebilir. Bir baharat kombinasyon üstadı olan Y. bu arada boş durmayıp biberiyelerle o yeşil uzaylıları çeşnilendirir. Ortamda adeta Uzakdoğu rüzgarları esmektedir. Tek eksikleriyse o garip çubuklardır; nitekim Y. Japon ustalardan ders almıştır o konuda da...

B.'nin artık iyice ustalaştığı brokoli yemeğinin sırrı THY'nin enfes salata sosuyla sarımsağın eşsiz birleşimidir. Y.'nin tane tane pilavıysa bütün beklentilerin üstüne çıkıp küçük çaplı bir sansasyon yaratır. Tire'deki zeytin ağaçlarından sıkılmış butik zeytinyağı, içine bolca sevgi katılmış bu pilavı iyice lezzetlendirir. Y.'nin bundan sonraki hedefi bir şehriyeli pilav döktürüp B.'nin kalbinin tapusunu üstüne geçirmektir.

yeniden bulunan girandola uygarlığı


İlk kez yaklaşık 3 ay önce Girandola mabedini ziyaret eden çiftimiz o güzel günün anısını satırlara dökememiştir. Ellerinde olmayan sebeplerle... Yakın bir gelecekte sık sık ziyaret edip bağlılıklarını sunacakları bu mabette o gün balkabağı, Bodrum mandalinası, mojito, balbadem ve nar portakal adanır, dilek tutulur.

İstanbul'un sıcaktan kavrulduğu bir temmuz akşamüstü saatlerinde Yüksekkaldırım'dan inenen iki kişi o hafta bir gazetede yayınlanan dondurma listesi hakkında fikir bildirir. İkisi de Girandola'dan bahsedip mümkün olursa gitmeye karar verir ileriki günlerde. Aradan kısa bir süre geçtiğinde o ikili bir blog sahibi olup yediklerini yazmaya başlamışlardır bile. E Girandola'ya da elbette gidilecek ve hakkında yazılacaktır. İlk denemede çekilen fotoğraflar uçar gider. Ama bu sefer öyle olmayacaktır. Y.'nin tercihi mayhoş meyveler, B.'nin ise tatlı şeylerdir. Bu harika dondurmalar afiyetle yenilir bir kış akşamı ve nihayet olması gereken yeri alır fotoğrafları.

takanik'te oynayan istavritler

Arnavutköy'e mafyavari bir göz korkutma operasyonuna giden çiftimiz karnı acıkınca Takanik'te soluklanır. Y. istavrite yumulup kafalarını bile yer; B.'yi böyle tavlamıştır ne de olsa. B. ise hamsi tava ile oyalanır. Mısır ekmeği güzel salata zayıftır. Şüphesiz ki daha çok geleceklerdir bu mekana...

Y.'nin o mükemmel günden tek pişmanlığı yeşil salata yerine normal salata söylemiş olmasıdır. Akşam gideceği oryantal partisinde peşini bırakmayan bu salatayla yeniden karşılacağı hiç aklına gelmemiştir oysa ki.

melek gibi kızlarımızı da yedik

Hamarat Marie Antoniette'in kendi elleriyle yaptığı çikolata melekleri öz yavrumuz gibi bağrımıza bastık. Fakat bu sevgiyi göstermekte biraz ileri gitmiş olabiliriz. Neticede bu melek yavruları yalayıp yuttuk. B.'nin sıradaki hedefi çikolata şeklindeki el yapımı Swarovski taşlı bikinili Victoria's Secret Melekleri...

Y. bilindiği üzere bir hamster gibi eve yiyecek içecek taşımakta. Bir gün de kitapvari bir kutu içinde bir sürü çikolata melekle kapıda belirdi. Onları o kadar sevmiş ki her sütlü Nescafe fincanına bir tanesini kurban etmekte. Tanrıça Y.'yi memnun etmenin tek yolu bu galiba...

yumurtalı ekmek

Y. B.'ye kendi hamaratlığını kanıtlamak için bir süredir yumurtalı ekmek yapmaktan bahsetmektedir. Ve bir sabah o muhteşem an gelir. Y. ekmekleri yumurtaya bulayıp harika parçalar icra eder. B. ise sabırsızlıkla beklediği yumurtalı ekmeklere kavuşunca dayanamaz, fotoğraf çekmeye vakit bulamadan yutar. Yukarıda gördüğünüz ise Y.'nin B.'nin önünden kurtarabildiği yegane örnektir. B. alışır Y.'nin yaptığı mamalara ama bir kere; Y. bunun farkında mı acaba?

Orijinal yumurtalı ekmek geleneğini geriye döndürmekte ısrarlı olan retro insan B., kah şirinlik yaparak kah acındırarak Y.'nin kendisine yumurtalı ekmek yapmasını sağlar. Yumurtayı sünger gibi emen klasik beyaz ekmekten kullanmayan artist çiftimiz bu anne yadigarı tarifi tam çavdar ekmeğiyle denerler. Bu sayede Y.'nin hamaratlığı, B.'nin de 80'ler stili oburluğu kanıtlanmış olur.